Sinop İnceburun Ziyaretçi Merkezi
Dünya üzerinde, coğrafi özellikler, jeofizik veya meteorolojik farklılıkları nedeniyle benzerlerinden ayrışarak sıradışı görülen yerler/noktalar bulunur; bir kıtanın en yüksek noktası, bir okyanusun en derin çukuru veya bir ülkenin en kuzey noktası gibi. Türkiye’nin kuzeyi için de bu yer Sinop’ta bulunan İnceburun’dur. Bu noktanın en bilinen özelliği dışında, burada yer alan ve 1863 yılında inşa edildiği bilinen deniz feneri, halen faal durumdadır. Yapıldığı günden bu güne aynı aile bireyleri tarafından korunan, işletilen ve bu aileye ev sahipliği yapan yapı grubu, bu coğrafi oluşumu kimsenin günlük hayatta kullanmadığı bir yer olmanın dışına çıkararak, bir aile için izole bir yaşama da ev sahipliği yapmaktadır.
Tasarım süreci, Sinop için öne çıkarılması planlanan üç farklı bölge arasından, çeşitli analizlerin sonucunda, bu bölgenin seçilmesi ile başlamıştır. Diğer iki bölge olan Hamsilos Koyu ve Aşıklar Sahili’ndense, nükleer santralin etki alanında kalması muhtemel olmasına rağmen, ziyaretçilerin ihtiyaçlarının mevcut durumda karşılanamıyor olması ve yapılabilecek müdahalenin daha kalıcı bir etkiye sahip olma potansiyeli nedeniyle bu bölge seçilmiştir. İnceburun, Sinop il merkezine 25 km uzaklıkta ve Sinop Yarımadasının kuzey batısında yer almaktadır. Jeolojik formasyonunun 65 ila 135 milyon yıl öncesine ait katılaşmış lavlardan oluştuğu bilinmektedir. İnceburun olarak adlandırılan uç nokta haricinde yarımadanın diğer kısımlarında yoğun ormanlık alanlar bulunmaktadır. Deniz fenerinde yaşayan ailenin, ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullandıkları tarım arazileri, kıyı hattını oluşturan lav formasyonun bittiği noktadan itibaren başlamaktadır. Tasarım için seçilen alan, fenerin hemen doğusunda, üzerinde tarımsal faaliyet bulunmayan ve denize doğru geniş bir bakış imkanı sağlarken, karadan yaklaşırken de fark edilmeyen bir noktadadır. Önerilen projede fener ve taştan yapılmış olan müştemilat dışında sonradan eklenen, niteliksiz eklerin kaldırılarak, yapı grubuna eklenecek güncel yapının olabildiğince kaybolması, geriye çekilmesi ve bellekte var olan imajların arasına yumuşak bir biçimde eklemlenmesi amaçlanmıştır. Arazi eğiminin verdiği olanak sayesinde denize doğru açılan, fakat karaya doğru kapanan bir kütle tasarlanmıştır.
Ziyaretçilerin ihtiyaç duyduğu tuvalet, yeme-içme gibi temel hizmetler, halihazırda, kaldırılması önerilen niteliksiz yapılarda sağlanmaya çalışılmaktadır. Ziyaretçi merkezi yapısı bu gibi hizmetlerin verileceği bir yapı olmanın yanında, fenerin tarihi ile ilgili bilgiler veren, burada kullanılan izleme, takip etme teknolojisinin zaman içinde değişimini gösteren kalıcı bir sergi mekanlarını da içermektedir. Ziyaretçilerin burada geçirdikleri zamanın niteliğini ve süresini arttırmaya yönelik mekanlar tasarlanmaya çalışılmıştır. Yapının programında bir sergi alanı, video odası, kafeterya, ıslak mekanlar ve depo alanı bulunmaktadır. Tasarlanan alan yaklaşık 555m2’dir. Tasarımın genel bütünü ile uyumlu olarak malzemelerin kendi kimlikleriyle kullanımı tercih edilmiştir.
Yapının bulunduğu çevre tasarlanırken araç trafiğinin yalnızca servis amaçlı yapılara yaklaşması önerilmiş, otopark çözümleri yapıların daha gerisinde, alana girişte sağlanmıştır. Böylece araçların, doğal doku ile yapılı çevre arasına girerek düzensiz ve istenmeyen bir peyzaj oluşturmasının önüne geçilmek istenmiştir. Halihazırda çok da tasarlanmış gibi durmayan yürüyüş yolları; burnu batıdan doğuya her yönden dolaşarak, farklı noktalarda zeminden koparak denize doğru yönlenen bakış iskelelerine dönüşmektedir. Yürüyüş yollarının kaplaması haricinde doğal zeminden farklı bir peyzaj malzemesi önerilmemiş, alanın doğal, kendi halinde olan görüntüsüne, çok tasarlanmış elemanlarla müdahale etmemek üzerine bir kurguya gidilmiştir.
İnceburun Visitor Center
On Earth, there are unique places/points that stand out from others due to their geographical features, geophysical or meteorological differences, such as the highest point of a continent, the deepest trench of an ocean, or the northernmost point of a country. For the northern part of Turkey, this place is İnceburun located in Sinop. Apart from its most well-known feature, the lighthouse that stands here, known to have been built in 1863, is still in active operation. The architectural complex, which has been preserved and operated by the same family members since its construction, goes beyond being an unused location in daily life and provides a secluded living environment for the family that calls it home.
The design process was initiated with a careful selection among three distinct regions earmarked for development in Sinop. The other two sites were Hamsilos Bay and Aşıklar Beach. Through a rigorous analysis, this particular site was chosen despite the potential challenges posed by its proximity to a nuclear power plant’s impact zone. The decision was driven by its unique potential to fulfill the unmet requirements of visitors. Furthermore, the chosen site offers an opportunity for interventions that can leave a lasting and meaningful impact on the built environment.
Inceburun is located 25 km away from the city center of Sinop and situated in the northwest of the Sinop Peninsula. It is known that its geological formation consists of solidified lavas dating back 65 to 135 million years. Apart from the tip known as Inceburun, the other parts of the peninsula are characterized by dense forest areas. The agricultural lands used by the family living in the lighthouse to meet their needs start from the point where the lava formation forming the coastline ends. The selected area for the design is just east of the lighthouse, devoid of agricultural activities, and offers a wide view towards the sea while remaining unnoticed when approached from the land. The aim of the proposed project is to minimize the visibility of the designed structure. Except the lighthouse and the stone-made annex, it is suggested to remove any later added, unqualified extensions. It is intended for the design to blend in as much as possible to the existing landscape and seamlessly integrate into the images of visual memories. Taking advantage of the slope of the terrain, a mass has been designed that opens towards the sea but closes towards the land.
Visitors’ essential needs, such as toilets and dining facilities, are being addressed by making efforts to utilize the existing substandard structures that are recommended for removal. In addition to serving as a hub for these services, the visitor center structure encompasses permanent exhibition spaces that provide insights into the historical significance of the lighthouse and showcase the evolution of monitoring and tracking technologies utilized over time. The design aims to create spaces that enhance the quality and duration of visitors’ experiences. The program of the building includes an exhibition area, a video room, a cafeteria, sanitary facilities and storage areas. The designed area encompasses approximately 555 square meters. In keeping with the overall design concept, materials have been selected to reflect their inherent identities.
While designing the surrounding environment, it was recommended that vehicular traffic should only approach to the buildings to service only. And parking solutions were provided further back, at the entrance to the area. This approach aimed to prevent vehicles from disrupting the natural landscape and the built environment, which could result in an irregular and undesirable visual impact. The existing pedestrian pathways, although currently appearing less refined, transform into viewing piers that meander from west to east, offering different vantage points as they gently slope towards the sea. It was decided not to introduce any distinct landscape material apart from the surfacing of the pedestrian pathways, maintaining the area’s natural appearance and avoiding excessive intervention with highly designed elements.